Seksin gizli
tarihi
Milyonlarca yaşındaki
dünyamız yeni bir seks devriminin eşiğinde. Kendimizi bildik bileli var olan
kadın ve erkek ikilemi tarihe karışıyor. İnsanlık yüzlerce yıldır bastırdığı
arzularını salıvermeye çok yakın. Binlerce yıldır bastırılmış şekilde var olan
seksin çok cinsiyetli yönü, tarihin gizemli derinliklerinden baş veriyor.
Hazırlayan : HANDE ÖNGÖREN
Utanacak değilim. Tanrı
beni kendi suretinde yarattı" diyordu Boy George açılma albümü olan
"Cheapness and Beauty?de. Üstelik bu yıllar önceydi. Peki siz gay ve
lezbiyenlerin son zamanlarda mı çoğaldığını düşünüyorsunuz?
"Metroseksüel erkek" kavramı dilimize yeni düştü diye kadınsı
yönünün farkında olan erkeklerin ve tarzı "normal"e göre daha sert
olan kadınların sayısının son yıllarda mı arttığını zannediyorsunuz? Öyleyse
çok yanılıyorsunuz. Çünkü gay samuraylar, Çin'li "şeftali
yiyenler", lezbiyen denizciler, çok cinsiyetli Amerikan yerlileri,
dolunay şahitliğinde seks ayinleriyle Afrika kadın evliliği gelenekleriyle
dünyamız, modern fantezileri gölgede bırakacak bir seks tarihine sahip.
"İçkili bir toplantı. Konu, bu tür toplantılarda çoğu zaman olduğu gibi
seks. Komedi oyunları yazarı Aristophanes, çevresindekilere cinsellik
hikayelerinin ortaya çıkışını anlatıyor: 'Başlangıçta üç cinsiyet varmış;
erkek, dişi ve hermafrodit. O zamanlar insanların görünüşleri çok farklıymış.
Vücutları yuvarlakmış, dört kolları ve bacakları, iki yüzleri ve iki cinsel
organları varmış. Ama bu insanlar çok güçlü oldukları ve tanrıların
iktidarını tehdit ettikleri için Zeus hepsini tam ortadan ikiye ayırmış ve
her bir yarının diğeri için özlem duymasına neden olmuş. Böylece başlangıçta
hermafrodit bütünün bir dilimi olan erkek kadınları, kadın ise erkekleri
çekici bulmaya başlamış. Başlangıçta kadın olan bütünün dilimi olan kadın
kadınlara, başlangıçta erkek olan bütünün dilimi olan erkek ise erkeklere
yakınlaşmak istemiş." Bu hikaye, Platon?un"Şölen" adlı
eserinde anlatılıyor. Bu eski eserde tabii ki "eşcinsel"ya da
"transgender" gibi terimler kullanılmıyor; ama bunlarla ilişkili
olgular insanlığın kendisi kadar eski. BEDEN BENİM, SANA NE OLUYOR?
Sanayileşmiş kuzey ülkelerinde birkaç yüzyıldır "cinsel çeşitlilik
hakkı" için yasal düzenleme çabaları arttı. Ama sonuç
"normal"denilen heteroseksüellerle; "anormal",
"sapık" ya da "sapkın" denilen eşcinseller arasında
keskin bir ayrım oldu. Artık direnme yönünde dünya çapında bir hareket var.
Londra'daki South Bank Üniversitesi sosyoloji profesörü Jeffry Weeks, cinsel
çeşitlilik açısından günümüzde asıl değişenin tarih tarafından sürekli olarak
susturulanların bir patlamayla ortaya çıkışları olduğunu söylüyor:
"Marjinalleştirilenler, her yerde eşitlik ve adalet istiyorlar.
Önyargılara, ayrımcılığa, homofobiye ve baskılara karşı koyuyorlar."
İçinde bulunduğumuz "paradokslar çağı"nda seksüel tercihler
konusunda ciddi bir karmaşa var. Kesin olan tek şey ise yüzlerce yıldır
farklılıkları nedeniyle zulme uğrayan gay?ler, lezbiyenler, biseksüeller,
travestiler, transseksüeller, transgendered?ler, hadımlar, interseksüeller,
hermafroditlerden oluşan cinsel çeşitliliği kabullenme zorunluluğu. Çok
değil; daha 10 yıl önce eşcinsellerin bile "varolmadığının" iddia
edildiği Güney yarıkürede ve zengin ülkerde sesi yükselen transgender
hareketi, kadın ve erkekten oluşan ikili biyolojik ve toplumsal cinsiyet
sistemini sorguluyor. Metis Yayınları?ndan çıkan "Cinsel Çeşitlilik/
Yönelimler, Politikalar, Haklar ve İhlaller" kitabının yazarı Vanessa
Baird?in derlediği araştırmalara göre çok cinsiyetlilik tarihi, oldukça
derin. Örneğin Kenya?nın Mombasa kentinde zengin müslüman kadınlar arasında;
devrim öncesi Çin?de vejetaryen rahibe topluluklarında; Gana, Lesotho ve
diğer Afrika ülkelerinde kadınlar arası evlilik geleneklerinde ve Avustralya
Aborjin topluluklarında çok cinsiyetli gelenekler yaygın. Nedimesi Sarah
Churchill?le uzun süreli ilişki yaşayan Britanya Kraliçesi Anne; sevgilileri
arasında Marlene Dietrich ve Greta Garbo da olan İspanyol sosyetiği Mercedes
de Acosta gibi ünlülerin geçmişleri de çarpıcı örneklerle dolu. ANTİK
YUNAN?DA SEKS KODLARI Antik Yunan kültürü, mitolojilerdeki çok cinsiyetli
hikayeleriyle bir fenomen. Örneğin baş tanrı Zeus, yakışıklılığının yanı sıra
güzelliğiyle göz kamaştıran Ganymedes?e düşkünlüğü nedeniyle biseksüel olarak
tasvir ediliyordu. Milattan sonra ikinci yüzyılda Roma?da yaşayan Yunanlı
doktor Soranos?un yapıtlarının çevirilerinde "tribade" denilen
kadınlardan söz ediliyor; "Bunlar iki tür seks de yaparlar. Ama
kadınlarla ilişkiye girmeye erkeklerle olduğundan daha heveslidirler."
Başka ilgi çekici bir alıntı Artemeidorus Daldianus'tan: "Bir erkek için
daha zengin ve yaşlı bir erkeğin içine girmesine izin vermek iyidir; çünkü
böyle erkeklerden almak geleneklere uygundur."Plutarkhos ise "Sevgi
Üstüne Diyalog"da şöyle diyor: "İnsan güzelliğine aşık olan, erkek
ve kadınların aşk konusunda giysilerinde olduğu kadar farklı olduklarını
düşünmez. Her iki cinsle ilişkiye tamamen ve eşit derecede eğilimli
olur." Klasik Arap eserlerinde eşcinsellere sık sık tarafsız bir biçimde
ayrı bir insan tipi olarak değiniliyor. Binbir Gece Masalları'nın en az üç
yerinde eşcinsel aşkın mı, heteroseksüel aşkın mı tercih edilmesi gerektiği
tartışılıyor. Tasavvufi gelenekten gelen şairlerin transgendered ve
homoerotik davranış biçimlerine yönelimleri sır değil. Mevlana?nın eserleri
gibi dünya edebiyatının en güzel erkek aşk şiirleri ilhamlarını bu gelenekten
alıyorlar. SEKSİ GONDOLCULAR Avrupa'da rönesans dönemi de yaygın
eşcinselliğin çağı olmuş. Çoğu soylunun kendi cinslerinden gözdeleri varmış.
Londralı tüccarlar ve aktörler, Venedikli berber-cerrahlar ve gondolcular,
Cenovalı matbaacılar, işçiler, hizmetkarlar ve denizciler, yani toplumsal
yelpazenin her kesiminden erkekler birbirleriyle seks yapıyorlarmış. Ünlü
ressam Donatello, çıraklarını "yeteneklerinden çok güzelliklerine
bakarak" seçermiş. Dini nedenlerle seksten uzak dursa da
Michelangelo'nun erkeklere hissettiği platonik tutkuyu herkes bilirmiş.
Araştırmaların gösterdiğine göre Amerika?nın yerli toplumlarında da eşcinsel
ve transgender gelenekler yaygınmış. Hem kadınların hem erkeklerin yaptıkları
eşcinsel evlilikler, erkek gibi giyinen ve davranan kadınlar, kadın gibi
giyinen ve davranan erkekler çokmuş. Gay travestiler ise kabilenin şamanları
ya da şifacılarıymış. Evlenmeyi, çocuk doğurmayı reddeden Yukon'daki kızlar
erkekler gibi giyinir ve avlara katılırlarmış. Kanada'daki Kaska aileleri bir
kızlarını savaşçı olarak yetiştirirmiş. Bu kız cinsel deneyimlerini sadece
kadınlarla yaşarmış. ŞEFTALİYİ PAYLAŞMAK Araştırmalara göre Afrika'daki
yerliler de evreni siyah-beyaz, kadın-erkek, iyi-kötü kutuplarından oluşmuş
olarak algılamıyordu. Bir kişi için "doğal"olan ruhların o kişiye
ne anlattığıydı. Yaşlı bir yerlinin deyişiyle: "Bizim için insan, doğa
ve düşleri onu nasıl yaptıysa öyledir. Onu olmak istediği gibi kabul ederiz."
Günümüz Amerikan yerlisi kökenli eşcinsel ve transgendered kişiler de,
tarihlerinden güç aldıklarını gizlemiyorlar. Apaçi ve İskoç-İrlandalı melezi
Gary Bowen, "Transgender?lığım bana Ruh tarafından verilen kutsal bir
dürtü; beyaz tıp tarafından keşfedilmiş bir nevroz değil. Atalarımın yolunda
yürüyorum?"diyor. Eşcinselliğin Çin?de belgelenmiş uzun bir tarihi var.
"Savaşan Krallıkların Vakayinamesi'nde, önemli şahsiyetlerin
eşcinselliklerini açıkça ortaya koyan çok sayıda biyografi yer alıyor.
Örneğin Vei Dükü Ling ve bakanı Ni Xia arasında duygusal bir ilişki varmış.
Bir gün meyve bahçesinde dolaşırlarken Ni ağaçtan şeftali koparıp ısırmış.
Lezzetli bulduğu şeftalinin kalanını düke ikram etmiş. Erkekler arasındaki
eşcinsel aşktan söz ederken yaygın biçimde kullanılan "paylaşılan
şeftali aşkı" sözü bu hikayeden geliyor. Tarihçi Vivien W Ng, resmi
tarihin ünlülerin eşcinsel yönelimlerini gizlemediğini yazıyor. "Eski
Han Tarihi'nden son imparator Aidid'in birçok erkek sevgilisi olduğunu ve
bunlardan Dong Xian?a düşkün olduğunu öğreniyoruz. Bir gün Dong başı
imparatorun omzunda uyurken, imparatorun bir ziyaretçisi gelmiş. İmparator
sevgilisini uyandırmamak için elbisesinin kolunu kesmiş. Bu hikayeden de
eşcinsel aşk için kullanılan diğer edebi ifade doğmuş: Duanxiu (kesik yen).
Günümüzde Uganda?daki Langolar, Kenya'daki Muruslar, Güney Zambiya'daki
İlaslar ve Güney Afrika'daki Zulular gibi pek çok Afrika kültüründe eşcinsel
ve transgendered erkekler ruhani görevliler. 16-19'ncu yüzyıl arası Afrika
kıtasından getirilen çoğu Yoruba dinine mensup 12 milyon Afrikalı için
kullanılan en az 25 terim var. Örneğin "adodi" kelimesi eşcinsel,
biseksüel ve transgendered erkekler için; "alakuata" kelimesi ise
lezbiyen, biseksüel ve transgendered kadınlar için kullanılıyor. BÜTÜN
MUTLULUKLARIN MERKEZİ Bugün Sudan'ın güneybatısı, Demokratik Kongo
Cumhuriyeti?nin kuzeyi ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nin güneydoğusundaki
Azandeler, 20'nci yüzyıla kadar kuşaklar arası bir homoerotizm yaşamış.
Azande kadınları da, erkekleri de yoğun bir eşcinsel erotizme sahiplermiş.
Lezbiyenler özellikle prenslerin saraylarında yaşayan kadınlar arasından
çıkıyormuş. Ağaç kökünden üretilen bir penis kullanırlarmış. Lezbiyenliğin
büyüsel çağrışımları varmış. Çinli budist rahibeler arasında da lezbiyen ve
trangender davranışlar çok yaygınmış. 16'ncı yüzyıldan sonra kurulmuş olan On
Kız Kardeş Budist Rahibe Topluluğu, heteroseksüel evliliğe direnişi, tutkulu
dostluğu ve lezbiyen ilişkiyi benimsemiş; eşcinsel evlilik törenleri
düzenlemiş. 19?ncu yüzyılda Güney Çin'in Guandong eyaletinde binlerce kadın,
rahibe toplulukları kurarak ilişki kurmuşlar ve asla bir erkekle
evlenmeyeceklerine dair Tanrıça Yin?e ant içmişler. Erken dönem Budizm'indeki
Hint kökenli "cataka" hikayelerinde Buddha?yla öğrencisi Ananda
arasındaki sevginin de, eşcinsel ilişkiyi işaret ettiği söyleniyor. İki
yakışıklı brahman olan Buddha ve Ananda?nın birbirlerinden ayrılmamak için
evlenmedikleri biliniyor. Hinduizmin bir kolu olan tantra geleneğinde de
kadın cinselliğine çok değer veriliyor ve lezbiyenliğe dinsel kutsallık
tanınıyor. Kadınlık organı bütün mutlulukların merkezi olarak görülüyor.
Bhubanesvar'da bulunan bir heykel biri diz çöken, diğeri ayakta duran ve
tanrısallığını gösterecek şekilde sağ elini havada tutan iki kadını tasvir
ediyor. Diz çöken kadının yüzü, ayaktaki kadının venüs tepesinde olarak
görünüyor.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder