11 Nisan 2014 Cuma

Sözcüklerde gizlenen cinsiyetçilik

Sözcüklerde gizlenen cinsiyetçilik 

Toplumun her alanına sızan cinsiyetçilik, dilde de kendini göstermekte. Örneğin "erkek gazeteci", "erkek yazar" ya da "erkek ressam" gibi kullanımlara rastlanmazken, "kadın yazarlarımız" veya "kadın ressamımız .." ayrıca belirtiliyor. "Bu iş erkek işi" denildiğinde güç, kuvvet ve otorite isteyen bir iş akla gelirken, "kadın işi" denildiğinde ise fettanlık, sevecenlik, fedakârlık ya da mutfak işlerini akla getiren izlenimler uyandırılıyor.
 Kadın ve erkek kelimeleri yetişkinliği akla getirirken, çocuklara kız olsun, erkek olsun "oku da adam ol" diye öğüt veriliyor. Ayrıca bilimadamı, işadamı ve insanoğlu gibi kavramlar günlük dilin içine yerleşmiştir.
 Bu arada kadın kelimesinin TDK sözlüğündeki 1. anlamı "adam karşıtı" olarak geçmekte. Kadın kelimesinin TDK'daki diğer bir anlamı "analık ve ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan" olarak tanımlanırken erkek ise sözünden dönmeyen, sözüne güvenilir, mert anlamında kullanılmıştır.
 "Kadın lafı" ise dedikodu ve asılsız laf anlamına gelir. Diğer bir ayrım ise daha çok geleneksel alanda kendini gösterir. "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır", ancak bu kadın erkeğin önüne geçemez. Evlilik dışı cinselliği yaşamak kadın için "yüzkarası" olarak adlandırılırken, erkek için "elinin kiri"dir.
 Kısacası sözlü ve yazılı iletişimde kullanılan bu dil sistemin kadın üzerindeki ayrımcılığını sürdürmesine uygun bir zemin yaratmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder