akşam hüznümün soluk aynası vurdukça yüreğime kanım oynaşır derinleşir acısı parmakuçlarımın kırmızı bir ölümü görmüş gibi kanarım.
yoruldum değiştirmekten kanını yüreğimin hergün yeniden başlayan çığırtkan bir şarkıyı söylemekten hergün yeni bir şarkı bestelemekten
ben hüznün ben gölgemin kiracısı yeni bir ev değiştirmekten
hergün gövdemle büyüyen hüznümle kimselerden habersiz eskiyen yüreğimin dinlemiyorlar dinlemiyorlar şarkısını oy
sustukça çoğalıyor tekliğim ah benim sıska yüreğim ah benim kimselere söz geçiremez yüreğim ah benim neyim kaldı elimde ah benim üreyemiyorum kendime
böyle niye beni biraz yankı biraz karıncayken şimdi eski bir enosis düşlerim kendimi koparıyorum kendimden yetişemiyorum.
tekliğim yorgun ve kanadı kırık kuştur hüznün yapraklarında gölgelendiği kim koparır dalından ağzı açık bir gülü kırmızı bir ölümü görmüş gibi kanarım
yoruldum değiştirmekten kanını yüreğimin ne zaman bitecek bu hüzün.
(Soyut, Ocak 1968) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder