6 Mayıs 2014 Salı

Ömer Hayyam

 341. 
Tanrı evrenin canı, evrense tek bir beden 
Melekler bu bedenin duyuları hep birden 
Yerde gökte canlı, cansız ne varsa birer uzuv: 
Budur Tanrı birliği, boştur başka her söylenen
342. 
Kader defterimi yeniden yazabilseydim 
Kendime gönlümce bir hayat seçerdim; 
Bütün dertleri siler atardım dünyamızdan 
Sevinçten göklere uçardı düşüncelerim.
343. 
Şu senin benim dediğimiz toprak neyimizdir 
Birkaç günlük cennetimiz cehennemizdir 
Bugün su  içtiğin şu testi toprak olunca 
Mezarına atılır belki bir gün, kim bilir.
344. 
İki günde bir somun geçiyorsa eline 
Soğuk suyu da olursa bir kırık testide 
Niçin kendinden kötüsüne kul olur insan, 
Ne diye girer kendi gibisinin hizmetine?
345. 
Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok; 
Öyle bir inci ki bu büyük sır delen yok; 
Herkes aklına eseni söylemiş durmuş, 
İşin kaynağına giden yolu bulan yok.
346. 
Oğul, dünyamızı aydınlatan şarabı sun; 
Sevinç gülümüze  ay ışığı gibi vursun; 
Sular gibi akar gider gençliğin ateşi, 
Bir uykudur o senin uyanık mutluluğun.
347. 
Dilerim ölünce şarapla yıkanayım 
Şarap şiirleriyle talkınlanayım 
Mahşer günü arayan olursa beni 
Meyhanenin önündeki topraktayım.
348. 
Senden benden önce de vardı bu gün bu gece 
Felek dönüp durmadaydı hep bu gördüğünce 
Usulca bas toprağa, çünkü bastığın yer 
Bir güzelin  gözbebeğiydi beş on yıl önce.
349. 
Yaşamanı akla uydurman gerekir, 
Ama bilmezsin akla uygun olan nedir; 
Bereket eli çabuktur Zaman Usta' nın, 
Başına vura vura sana da öğretir.
350. 
Gül mevsimi çimendeyiz su kıyısında 
Birkaç nur yüzlü güzel de var aramızda 
Şarap sun çünkü sabah erken içenlere 
Ne mescit gerekir ne kilise dünyada. 
 
351. 
Tanrı gönlünce yaratır da her şeyi 
Neden ölüme mahkum eder hepsini? 
Yaptığı güzelse neden kırar atar 
Çirkinse suçu kim kime yüklemeli?
352. 
Ezel avcısı bir yem koydu oltasına 
Bir canlı avladı Adem dedi adına 
İyi kötü ne varsa yapan kendisiyken 
Tutar suçu yükler kendinden başkasına.
353. 
Bu dünyada nedir payıma düşen, hiç 
Nedir ömrümün kazancı felekten, hiç 
Bir sevinç mumuyum sönüversem hiçim 
Bir kadehim kırılsam ne kalır benden hiç.
354. 
O yakut dudakları kızıl kızıl yanan nerde? 
O güzelim kokusu cana can katan nerde? 
Müslümanlara şarap haram edilmiştir derler 
İçmene bak, haram işlemeyen müslüman nerde?
355. 
Bu dünyaya kendi isteğimle gelmedim ben; 
Şaşkınlıktan başka şeyim artmadı yaşarken. 
Kendi isteğimle de gidiyor değilim şimdi, 
Niye geldik kaldık, niye gidiyoruz bilmeden.
356. 
Sonsuz çemberinde bu dipsiz evrenin 
Gönül hoşluğuyla iç, geçmeden devrin 
Ecel şarabın sunulunca da ah etme: 
Sıran gelince içmezlik edemezsin.
357. 
İç, şarap iç, Mahmut olmak budur; 
Çalgı dinle, Davut olmak budur; 
Geçmişi, geleceği düşünme 
Gününü gün et, yaşamak budur.
358. 
Bu ömür kervanı bir tuhaf gelir gider 
Kazancın, yaşamasını bildiğin günler; 
Saki, bırak şu yarını düşünenleri 
Geçti gidiyor gece, geçmeden şarap ver.
359. 
Kimileri laf dünyasında şişinip durmuş; 
Kimi güzel ardında koşturmuş; 
Perdeler inince anlar her biri, ey Gerçek, 
Senden ne uzak, ne uzak yollara vurmuş.
360. 
Gönlünce de dönse, bu dünyanın sonu ne? 
Okunup bitse de ömür destanının, sonu ne? 
Yüz yıl dilediğince yaşadın diyelim, 
Bir yüz yıl daha yaşasaydın, sonu ne? 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder