6 Mayıs 2014 Salı

Ömer Hayyam

361. 
Bulut geçti, göz yaşları kaldı çimende 
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde? 
Bugün bu çimen bizim, yarın kim bilir kim 
Gezecek bizim toprağın yeşilliğinde.
362. 
Kendi çarkını döndürmeye bak döndükçe dünya; 
Keyfinin tahtına çık kadehle dudak dudağa; 
Tanrının umrunda mı senin günahın sevabın: 
Sen kendi muradını kendi güzelinde ara.
363. 
Madem ki sevincin adı kaldı yalnız 
Ham şarabı en olgun dost saymalıyız 
Keyfin el çekmeğe kalkmasın kadehten 
Kadehtir şimdi artık tek tutanağımız.
364. 
Kalk, kalk, yeter uyuduğun, saki! 
Boş kadehim dolsun, dolsun, saki; 
Er geç testi olmadan kafa tasım, 
Sen testiden bana şarap sun, saki!
365. 
Bu kubbe altındaki bin bir belayı gör; 
Dostlar gideli boşalan dünyayı gör; 
Tek soluk yitirme kendini bilmeden; 
Bırak yarını, dünü, yaşadığın anı gör.
366. 
Hayat evini sağlam kurmak istersen, 
Günlerini gamsız geçirmek istersen, 
Işıl ışıl şaraptan sakın el çekme, 
Her gününün tadına varmak istersen.
367. 
Gül der ki yüzüm yüzlerden güzelken 
Ezer suyumu çıkarırlar bilmem neden. 
Bülbül de şöyle der ona sanki içinden: 
Bir yıl dert çekmeden var mı bir gün sevinen?
368. 
Menekşe mor boyalar sürerken gömleğine, 
Seher yeli el atarken gülün eteğine, 
Aklı olan gümüş bedenli sevgilisiyle 
İçer şarabı, döker kadehi yüreğine.
369. 
Boştur dünya saki ve şarap olmayınca, 
Irak neylerinin sesi duyulmayınca; 
Nesi var nesi yok bu dünyanın bana sor: 
Boştur geçen ömrün kadehin dolmayınca.
370. 
Kaygılar tasalar sarmasın içini; 
Olumsuz düşlere kaptırma kendini; 
Ayrılma yarin ve çimenin koynundan 
Kara toprak koynuna almadan seni.
371. 
Olanların olacağı belliydi çoktan; 
İyiyi kötüyü yazmış kaderi yazan; 
Ta baştan gereği düşünülmüş her şeyin: 
Neden boşuna uğraşır, dertlenir insan?
372. 
Madem ben kervansarayda kalıcı değilim, 
Şarapsız güzelsiz yaşamak hatadır derim 
Dünya muhdes mi kadim mi diye tartışmak boş: 
Ben gittikten sonra ha muhdes olmuş ha kadim!
373. 
Meyhane rintlerinin sergerdesi benim; 
Yersiz sözlerle günaha giren benim; 
Gecesini kızıl şaraba kurban eden 
Ciğerinin kanıyla dua eden benim.
374. 
Dünyada olan biteni ben de görmedeyim; 
Haksızlıkları hep baş köşelerde görmedeyim; 
Fesuphanallah! Nereye bakarsam bakayım 
Kendi mutsuzluğumu her yerde görmedeyim.
375. 
Bize şarap ve sevgili, size cami kilise; 
Sizler cennetliksiniz, cehennemliğiz bizlerse; 
Kader böyleymiş neylersin, kimsenin suçu yok: 
Kim ne karışır ezel nakkaşının işine?
376. 
Gülün yüzünde çiy incisi nevruzun ne hos! 
Yeşillikte gönül aydınlatan yüzün ne hoş! 
Dün geçti gitti, hoş değil ondan söz etmemiz: 
Hoş tut gönlün, anma dünü, bak bugün ne hoş.
377. 
Benim varlığım senin yaptığın bir nakış; 
Türlü garip renklerini hep senden almış; 
Kendimi düzeltmeğe nasıl varsın elim: 
Senden güzelini yapmak bana mı kalmış!
378. 
Yetmiş iki ayrı millet, bir o kadar da din! 
Tek kaygısı seni sevmek benim milletimin; 
Kafirlik müslümanlık neymiş, sevap günah ne? 
Maksat sensin, araya dolambaçlar girmesin.
379. 
Feleğin çarkı döner, ne tuz bilir ne ekmek 
Balık gibi çıplak kor gider bizi felek 
Kadınların çıplakları giydiren çıkrığı 
Feleğin çarkından daha yararlı demek.
380. 
Kalk oyna, ayakların ellerimize uysun 
Biz içerken o mavi gözler süzülsün 
Yirmi yaşında şarap içmenin tadı yok 
Altmışından sonra içeceksin ki değsin
381. 
Bu fakir köşede şarap ve çalgı yeter bize  
Rahmet umudu, azap korkusu bizim nemize? 
Canı, başı sarığı rehine verip vermişiz 
Hava, toprak, su ve ateş uğramaz semtimize.
382. 
Zahide hurilerle dolu cennet hoş gelir 
Onun bana üzümün suyu daha hoş gelir 
Onun cenneti veresiye benimki peşin 
Ne var ki uzaktan davulun sesi hoş gelir.
383. 
Şarap beden gücüdür, can gücüdür bana; 
Çözülmedik ne sırları çözdürür bana; 
İstemem dünyayı ahreti şarap varken: 
Bir damlası iki dünyadan yeğdir bana.
384. 
Bülbül ötmeğe başlayınca bahçemizde; 
Bir lale gibi açsın şarap elimizde; 
Elde kadehle öldü diyecekler bir gün, 
Ko desin cahil herifler,  ne umrumuzda.
385. 
O bilginler ki evrenin özetidirler; 
Düşüncelerinin atı göklerde gezer; 
İş kavramaya gelince Senin özünü 
Şaşkınlıktan Felek gibi başları döner.
386. 
Baharlar yazlar geçer sonbahar gelir; 
Ömrümün yaprakları dökülür bir bir; 
Şarap iç, gam yeme, bak ne demiş bilge: 
Dünya dertleri zehir, şarap panzehir.
387. 
Güzelim can çıkıp gidince bedenimizde 
Birkaç kerpiç olacak mezarımızı örten; 
Gün gelecek, mezar yapmak için başkasına 
Kerpiç dökecekler kalacak toprakla bizden.
388. 
Aşıklar meclisinde yer bulmuşuz birlikte; 
Dünyanın dertlerinde kurtulmuşuz birlikte; 
İçip birer kadeh bu sevincin şarabından 
Özgürlüğe ermiş, sarhoş olmuşuz birlikte.
389. 
Akılla bir konuşmam oldu dün gece; 
Sana soracaklarım var, dedim; 
Sen ki her bilginin temelisin, 
Bana yol göstermelisin. 
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam? 
Birkaç yıl daha katlan, dedi. 
Nedir; dedim bu yaşamak? 
Bir düş, dedi; birkaç görüntü. 
Evi barkı olmak nedir? dedim; 
Biraz keyfetmek için 
Yıllar yılı dert çekmek, dedi. 
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim; 
Kurt, köpek, çakal, makal, dedi. 
Ne dersin bu adamlara, dedim; 
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi. 
Benim bu deli gönlüm, dedim; 
Ne zaman akıllanacak? 
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi. 
Hayyam' ın bu sözlerine ne dersin, dedim; 
Dizmiş alt alta sözleri, 
Hoşbeş etmiş derim, dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder