13 Mayıs 2014 Salı

İSPANYA VE FRANSA’DA ANADİL ÖĞRENİM VE YAYIN HAKKI

İSPANYA VE FRANSA’DA ANADİL ÖĞRENİM VE YAYIN HAKKI
Selcen Öner
Bugünkü konuşmamda İspanya’da Basklar’ın ve Katalanlar’ın ; Fransa’da ise Korsikalılar’ın anadil öğrenim ve yayın haklarıyla ilgili uygulamaları üzerinde duracağım. Fakat ilk olarak önemle vurgulanması gereken noktalardan biri, Avrupa’daki sosyal yapıyla Türkiye arasındaki farklılıklar, Avrupa’daki etnik grup, azınlık gibi kavramların kullanımıyla Türkiye’deki kullanımı arasındaki büyük farklar olduğudur. Özellikle bahsedeceğim üç bölgenin tarihi, coğrafi konumları ve içinde bulundukları merkezi devletle olan ilişkileri, Türkiye’deki etnik grupların konumuyla pek çok farklıklar arzetmektedir. Bu sebeple bu bölgelerin örnek birer model olarak görülmesi hatalıdır.
Avrupa’daki devletlerin siyasi yapıları birbirinden farklıdır. Bunlar aşırı merkezileşmiş üniter devletlerden, federal devletlere kadar değişebilmektedir. Fakat çoğu ulus-devlet homojen bir yapıya sahip değildir, farklı etnik grupları da içerebilmektedir. Bu grupların yapıları ve tanımlanmaları da bir devletten diğerine değişebilmektedir. Benim tezimde üzerinde durduğum bugün de size anlatacağım gruplar ulus-altı bölgeler diye de adlandırabileceğimiz, belli bir bölgede yerleşmiş, uzun bir tarihe geçmişe, bölgesel bir kimliğe, farklı kültürel özelliklere sahip ve kendi dilleri olan bölgelerdir.
Günümüzde Avrupa’da bir taraftan farklı siyasi yapılardaki devletler, ekonomi, dış politika vb. pek çok alandaki yetkilerini giderek Avrupa Birliği’ne devrederken, diğer taraftan Avrupa’daki farklı etnik gruplar, özellikle de bazı devletler içinde yer alan ulus-altı bölgeler, AB’nin desteğiyle içinde yer aldıkları devlet içinde daha fazla hak kazanmaya çalışmaktadırlar.
İspanya ve Fransa, bu gelişmelerden etkilenen farklı siyasi ve idari yapılara sahip komşu iki AB üyesi ülkedir. Bask bölgesi ve Katalonya, İspanya’nın otonom topluluklarındandır. Korsika’nın ise Fransa içinde özel bir konumu vardır.
İspanya: Bask ve Katalan dilleri
İspanya’nın siyasi yapısı çok karmaşıktır ve tam olarak ulus-devlet olarak tanımlanamaz. Coğrafi, siyasi, ekonomik ve kültürel pek çok faktör İspanya’nın tarihi boyunca birliğini olumsuz yönde etkilemiştir. Yani ulus-altı bölgeselleşmenin İspanya tarihinde uzun bir geçmişi vardır. Özellikle 19.yy’dan beri İspanya tarihi, merkezi devletle, ulus-altı bölgeler özellikle Bask Ülkesi ve Katalonya bölgeleri arasındaki çatışmalara sahne olmuştur. Bu faktörlerin de etkisiyle günümüzde İspanya, farklı ekonomik ve kültürel özelliklere sahip otonom(özerk) bölgelerden oluşmaktadır.
İspanya, tarih boyunca farklı kavimlerin hakimiyetine girmiştir. Bu durum Latin kaynaklı pek çok dilin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bunlar arasında İspanyolca olarak bildiğimiz Castilian, ayrıca Catalan, Aragon, Galicia dillerini sayabiliriz. Bunlara ek olarak, Bask bölgesinde konuşulan kökeni tam olarak bilinmeyen Euskera’yı da sayabiliriz.
Katalonya ve Bask bölgesindeki milliyetçi hareketler 19. yy’ın sonları, 20.yy’ın başlarında artmaya başlamış, bölgesel hükümet ve geleneksel dillerinin canlandırılmasıyla ilgili taleplerde bulunmaya başlamışlardır.
1936-39 yıllarındaki İspanya İç Savaşı’nın ardından yönetime geçen General Franco döneminde, devletin siyasi ve kültürel heterojen yapısı ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Özellikle Basklar’ın ve Katalanlar’ın bölgesel otonomilerini kaldırmış, İspanyolca dışındaki dillerin okullarda ve resmi işlerde kullanımı yasaklanmış, hatta Franco rejiminin ilk dönemlerinde bu dillerin günlük hayatta kullanımı bile yasaklanmıştır.
1975’te Franco’nun ölümünün ardından, İspanya demokratikleşme yönünde önemli bir dönüşüm sürecine girmiş ve 1978’te kabul ettiği yeni anayasasıyla demokrasiye geçmiştir. 1978 Anayasası’nın 2. Maddesi, İspanya siyasi sisteminin temel özelliklerini yansıtmaktadır. Buna göre: “ 1978 Anayasası, İspanyol ulusunun bölünmez birliğine, ortak ve parçalanamaz anavatanına dayanır, ayrıca onu oluşturan milliyetlerin ve bölgelerin özerklik hakkını tanır ve aralarındaki dayanışmayı garanti altına alır.”
Anayasa’nın 3. Mad. ise, İspanya’da kullanılacak dilleri düzenlemektedir. Buna göre ‘Devletin resmi dili Castilian’dır. Bütün İspanyollar bu dili öğrenmek zorundadır ve kullanma hakkına sahiptir. Diğer İspanyol dilleri, kendi otonomi statülerine göre, kendi otonom toplulukları içinde resmi dil olarak kabul edilebilecektir. Ayrıca İspanya’daki dillerin zenginliği, saygı duyulması ve korunması gereken kültürel bir mirastır denmektedir.”
İspanya’da anadili İspanyolca olmayan kişiler, nüfusun yaklaşık ¼’ünü oluşturmaktadır. İspanyol Meclisi’nde ve Senato’da sadece İspanyolca konuşulmakta, diğer diller ise Catalonia ve Bask bölgesi gibi otonomi statüsü kazanmış, tarihi bölgelerde konuşulabilmektedir.
İspanya 1978’de yeni anayasasının kabulünün ardından da 17 otonom(özerk) topluluğa ayrılmıştır. İspanya’nın bu yeni karmaşık siyasi yapısı yarı-federal olarak tanımlanabilir.
İspanya’nın iki tarihi bölgesi Bask ve Katalonya 1980’lerin başında özerkliklerini kazanmışlardır. Her ikisinin de ayrı parlamentoları, siyasi partileri ve hükümetleri vardır. İkisi de ekonomik açıdan İspanya’nın en gelişmiş bölgelerindendir. Fakat bu iki bölgenin merkezi hükümetle ilişkilerinde farklılıklar görülmektedir. Özerkliklerini arttırmak için farklı yöntemler kullanmaktadırlar.
Bask bölgesine Euskal Herria da denmektedir. Bunun anlamı ‘Baskça konuşan millet’ demektir. İspanya ve Fransa idaresindeki Baskça konuşan tüm insanları içermekte ve ‘Bask dili ülkesi’ anlamına da gelmektedir. Ama resmi olarak Bask bölgesi İspanya içinde iki otonom bölgeye ayrılmıştır, bir kısmı ise Fransa idaresi altındadır.
Modern Bask milliyetçiliği 19.yy’ın sonlarında yaşamış Sabino Arana y Goiri tarafından geliştirilmiştir. Baskların ilk siyasi programını hazırlamış, ilk siyasi örgütlenmesini kurmuş, ulusal marşını yazmış , Bask dili Euskera’yı da etnik sınırların belirleyicisi olarak görmüştür. Özellikle göçmenlerin etkisiyle 19.yy’ın sonlarında Euskera’nın kullanımı azalmaya başlamıştır. Bu sebeple Arana, özellikle Bask dilini canlandırmaya çalışmıştır.
Bask kimliğinin temel unsurları tarih boyunca farklı dönemlerde değişebilmiştir. Bazen ırk, bazen din, veya sınırlar ön plana geçebilmiştir. Fakat yakın dönemde Bask dilinin önemi daha fazla vurgulanmaya başlamıştır. Bu dilin tarihi geçmişi, bu bölgede Baskların en eski tarihi geçmişe sahip olduğu iddiasını desteklemek için kullanılmaktadır.
1978 Anayasası’nın kabulü sonrası Bask otonomi sürecinde İspanya hükümeti ve Bask Genel Konseyi otonom bir parlamento, iki resmi dil, eğitim, adalet, polis teşkilatı vb. sosyo-ekonomik konularda yetki devrini kabul etmişlerdir. Ayrıca radyo ve TV kanalları açma ve vergi toplama yetkisi verilmiştir.
Euskera, İspanyolca’yla birlikte Bask Otonom Topluluğu’nun 2. Resmi dilidir. Bask Otonom Topluluğu, İspanya’daki üç ili içermektedir, Navarra’nın ayrı bir statüsü vardır. Navarra’da Bask dili fazla konuşulmadığı için burada resmi dil değildir.
1982’de Bask Parlamentosu, Bask dilinin kullanılmasının düzenlenmesi hakkında bir yasa kabul etmiştir. Buna göre tüm vatandaşlar, Baskça ve İspanyolca’yı idare ile ilişkilerinde kullanabilme ve bu dilde hizmet alma hakkına sahiptirler. İdare, bunu sağlamak için Baskça bilen memurlar yetiştirmektedir.
Bask parlamentosunda temsilciler tarafından her iki dil de kullanılabilmektedir. Simultane çeviri hizmeti vardır.
Yargı alanında Bask dili hemen hemen hiç kullanılmamaktadır ancak bir vatandaş resmi bir talepte bulunursa, resmi yazılar Bask diline de çevrilmektedir.
Bask Otonom Topluluğu’nda, tüm öğrenciler İspanyolca veya Bask dilinde öğrenim görme hakkına sahiptir. Özel okullar dışında, sadece Bask dilinde eğitim veren bir okul yoktur. İlkokulda öğrenciler haftada 16 saat Baskça eğitim görürler, ortaöğrenimde bu süre haftada 25 saate kadar çıkabilmektedir. Fakat Bask dili Hint-Avrupa dilleri ailesinden olmadığı için, öğreniminde güçlüklerle karşılaşılabilmektedir.
1980’de Bask hükümetinin kurulmasının ardından Bask Üniversitesi’nin üç kampüsü açılmıştır. 1985’e kadar İspanya Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilmiş , daha sonra yönetimi Bask hükümetine geçmiştir. Bask Üniversitesi’nde felsefe, coğrafya, tarih bilimlerinde eğitim Bask dilinde yapılmaktadır.
1982’de Bask parlamentosu, Bask bölgesinde ilk televizyon yayınını yapacak Bask televizyonu ‘Euskal Telebista’nın kuruluşunu düzenleyen yasayı kabul etmiştir. Bu kanal yayınlarına, 1983 yılı başlarında, İspanya hükümeti tarafından Bask Otonom Topluluğu’na tahsis edilmiş bir kanalda başladı. Fakat merkezi hükümet, Bask televizyonunun Fransız istasyonlarından veya uluslararası uydu aracılığıyla yayın yapmasına izin vermemiştir. Programlar Bask dilinde, Fransızca ve İspanyolca’dır. 3.5-4 milyon kadar insan tarafından izlenebilmektedir. Büyük kısmı Bask hükümeti tarafından finanse edilmektedir.
Ayrıca İspanya’da Radio Euskadi ve Fransa’da (Gure Irratia) Bizim Radyo, sadece Bask dilinde yayın yapmaktadırlar. Ayrıca biri günlük, biri haftalık olmak üzere Bask dilinde yayınlanan iki günlük, iki haftalık gazeteleri ve yaklaşık 12 dergileri vardır.
Katalan dili , Bask dilinden farklı olarak Latin kökenli bir dildir ve özellikle 10. ve 11. yy’lardan itibaren gelişmeye başlamıştır.
Dil faktörü Katalan kimliğinin en önemli unsurlarındandır. Catalan dili, Katalanlar arasında günlük hayatta çok daha yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Katalan dili de Franco döneminde pek çok alanda baskılara uğramıştır. Demokratikleşme süreciyle birlikte, Katalan dilinin yeniden canlandırılması için çalışmalar başlamıştır.
Katalan dili yaklaşık 10 milyon insan tarafından konuşulmaktadır, bunların 6 milyonu Katalonya’da yaşamaktadır, Bu sebeple Katalan dili , Valencia gibi İspanya’nın bazı başka bölgelerinde de resmi dil olarak kabul edilmiştir. Katalan dili , Katalonya’daki nüfusun yaklaşık %60’ının anadilidir. Pulat Tacar , ‘Kültürel Haklar’ adlı kitabında bu noktaya da dikkat çekiyor. Bölgede yaşayanların%40’ının anadili İspanyolca olmasına rağmen , Katalan yönetimi bunların haklarını çiğnemekte ve Katalanca’nın egemenliğini zorla sağlamaktadır’ demektedir.
Katalanlar dillerinin kullanımı açısından daha fazla yetkiye sahiptirler. 1979 Katalonya Özerklik Statüsü yasasının 3. Maddesine göre, Katalonya’nın özel dili Katalan’dır. Özerk hükümet, İspanyolca ve Katalan dillerinin öğrenimini sağlamak için, bunların normal hayatta ve resmi biçimde kullanılmalarını güvence altına alma, bu amaçla bunların tam eşitliğini sağlamak durumundadır.
1980’lerde Katalan yönetiminin yeniden kurulmasının ardından, ilköğretimde Katalan dilinin kullanımı hızla artmıştır. Ortaöğretimde daha az kullanılmaktadır. Üniversitelerde sosyal bilimlerde Catalan daha yaygın bir şekilde kullanılırken, hukuk ve tabi bilimlerde daha çok İspanyolca kullanılmaktadır.
1983’de kabul edilen Katalan dili ile ilgili yasa, Katalanca’nın bölgedeki resmi ya da gayri resmi tüm merasimlerde ve toplantılarda, sözlü ya da yazılı her türlü ilişkide kullanılmasını zorunlu kılmaktaydı. Katalonya Parlamentosu’ndaki temsilciler Katalan ya da İspanyolca dilini kullanabilmektedirler. Yasalar, hem Catalan dilinde hem de İspanyolca basılmak zorundadır.
Katalan dili yasası, Katalonya’da idari tüm işlemlerde Katalan’ın kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Kamu çalışanlarına da Catalan bilme zorunluluğu getirilmiştir. Vatandaşların yöneticilerle veya mahkemelerle olan iletişimlerinde Catalan veya İspanyolca’yı kullanabilme hakları vardır. Resmi ya da özel ilanlar, yazılar, yol ve kent işaretleri Katalanca yazılmaktadır.
Eğitim alanında İspanyolca ve Katalan’ın her öğrenim düzeyinde eşit olarak sağlanması gerekmektedir. İlkokul sonunda öğrenci bu iki dili de bilmezse diploma alamamaktadır. Çıkarılan bir yasayla, hangi dilde eğitim göreceği kişinin seçimine bırakılmıştır. Öğretmenlerin ve üniversite öğretim görevlilerinin her iki dili de bilmeleri gerekmektedir. Vatandaşların hem Katalan, hem İspanyolca bilmeleri hatta özellikle İngilizce ve Fransızca olmak üzere diğer yabancı dilleri bilmeleri de teşvik edilmiştir.
Kamu sektöründe iletişim genellikle Katalan dilinde sağlanmaktadır. Fakat özel sektörde ve medyada Catalan bu derece etkin konumda değildir.
Az sayıda da olsa bazı gazeteler Katalan dilinde basılmaktadır, bunlar da genellikle yerel gazetelerdir. Diğerlerinin bazı bölümleri ya da köşe yazıları Katalan dilindedir.
Katalan hükümeti, medyada Katalan dilinin kullanımını TV 3, Kanal 33 ve Katalonya Radyo gibi kendi televizyon ve radyo istasyonları aracılığıyla gerçekleştirmekte, ayrıca Katalan dilinde basılan yayınları mali açıdan desteklemektedir. TVE 1 ve TVE 2 gibi bazı İspanyol televizyonları da, birkaç saat Katalan dilinde yayın yapmaktadır. Yerel radyo istasyonları da Katalan dilinde yayın yapmaktadır. Diğer taraftan ticari radyo istasyonları çoğunlukla İspanyolca yayın yapmaktadır.
Bazı sinema filmleri Katalan dilinde çekilmektedir ama tabi göreceli olarak çok az sayıdadır.
Özellikle çok sayıda göçmenin bulunduğu bölgelerde İspanyolca halen yaygın dildir. İş hayatında da Catalan halen pek fazla kullanılmamaktadır. Yurt dışıyla bağlantılarda da çoğunlukla İspanyolca kullanılmaktadır. Özellikle Barselona’da iş hayatında çoğunlukla kullanılan dil İspanyolca’dır.
Katalan diliyle ilgili olarak kurulan bir enstitü de , Catalan dilinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. 1932’den sonra, ilk Catalan sözlüğü 1995’de yayınlanmıştır.
Gördüğümüz gibi, Bask bölgesinin ve Katalonya’nın tarihi geçmişi ve bölgelerinden gelen taleplerden dolayı farklı ve özel bir konumu vardır. Özellikle bu bölgelere verilen kültürel haklar, İspanya’nın 1986’da AB’ye tam üyeliği öncesinde verilmiştir ve kendi iç dinamiklerinin bir sonucudur.
Fransa: Breton, Oksitan, Bask ve Katalan dilleri
Fransa’da ise, Fransız Devrimi sırasında tüm ülkede standart bir dilin kullanılması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu amaçla Fransızca Akademisi kurulmuştur. Fakat Fransız halkının çoğunluğu 19.yy’ın sonlarına kadar standard dilde konuşup yazamıyordu. Fransa’da ulus-inşası sürecinde dil en önemli unsurlardan biri olmuştur.
20. yy’ın başlarında Brittany bölgesinde Breton diliyle ilgili, iki dünya savaşı arası dönemde Alsace bölgesinde kendi dilleriyle ilgili talepler yeniden ortaya çıkmaya başlamıştır.
Dil ve kültürel haklarla ilgili ilk kanun 1951’de çıkarılmış, bu kanunla Breton, Oksitan, Bask ve Katalan dilleri liselerde seçmeli olarak okutulabilecektir. Fakat Milli Eğitim Bakanlığı, bu dillerde eğitim verecek öğretmenlerin yetişmesi ve bu yasanın uygulanabilmesi için gerekli maddi desteği sağlamamıştır.
Fakat Fransa, özellikle Mitterand döneminde, dil ve kültürel haklarla ilgili taleplere daha yumuşak bakmaya başlamıştır. 1980 reformlarından önce bazı araştırma komisyonları kurulmuş, Fransa’daki farklı dil ve kültürleri inceleyen raporlar hazırlamışlardır.
1980’li yılların başında bölgelerle ve yerel yönetimlerle kültürel gelişim anlaşmaları imzalanmış, bu amaçla hazırlanan projelere finansal yardım yapılması kararlaştırılmıştır. Bu projeler bazı kitapların etnik (yerel) dilllere çevrilmesi, sözlüklerin basılması , bu dillerin gramer kitaplarının basımı vb konularla ilgili olabilmektedir. Fakat ne tip projelerin maddi olarak desteklenmesiyle ilgili tartışmalar çıkmıştır.
1982’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından etnik diller ve kültürlerin geliştirilmesiyle ilgili bir plan hazırlanmıştır. Böylece yeterli sayıda öğrenci talep ettiği sürece, ilk ve orta dereceli okullarda etnik dillerde eğitim yapılabilir hale getirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca bakanlık bazı bölge üniversitelerinde , bu diller üzerine çalışan kişileri de desteklemiştir.
Ayrıca 1985’te Bölgesel Diller ve Kültürlerle ilgili Ulusal Konsey kurulmuştur. Konsey, merkezi hükümet ve etnik gönüllü kuruluşlar arasındaki bağlantıyı da sağlamaktadır. Konseyin ilk toplantısı 1986’da yapılmış, toplantıda etnolojik araştırma projelerinin, etnik dil ve kültürlerle ilgili yayınların yaygınlaştırılmasıyla ilgili talepler belirtilmiştir.
Devletin kominikasyon(ileitişim) sekreterliği, radyo ve televizyon yayınlarını düzenlemekte , belirli saatlerde bazı programların bölgesel dillerde yayınlanmasını sağlamaktadır. Buna göre Radio France’ın bölgesel kanallarında, haftada 1-10 saat arası Korsika, Katalan, Bask ve diğer bölgesel dillerde yayın yapılmaktadır.
Korsika dili
Korsika, 18.yy’dan beri Fransa’ya bağlıdır. 19.yy’ın sonlarından itibaren İtalyanca’ya yakın olan Korsika dilinde yeninden canlanma görülmüştür. Bu dönemde Korsika dilinde basılan ilk gazete çıkarılmıştır.
1975’te Korsika, Fransa’nın 22 bölgesinden biri olmuştur. Korsika’nın nüfusu 240.000’dir. Bunların yaklaşık %70’i Korsikalı’dır. Korsikalılar’ın %98’i hem Fransızca’yı hem de Korsika dilini kullanırlar.
Korsikalar günlük hayatlarında Korsika dilini kullanabilmektedirler. Ayrıca Korsika dilinde şarkı söylenebilmektedir.
Korsika Meclisi’nde genel olarak Fransızca konuşulur, ancak bazı görüşmelerde Korsika dili de kullanılabilmektedir. Yazışma dili Fransızca’dır. Merkezi eğitim programı uygulanmaktadır. Fakat haftada 12 saatlik seçmeli Korsika dili dersi programa eklenebilmektedir.
Corsu, Korsika’nın anadilidir fakat resmi dili değildir. Korsika dilinde tek bir standard oluşturulması giderek daha çok önemsenmektedir. Bu, Korsika dilinin resmi bir statü kazanması için de gerekli görülmektedir. Fakat resmi statüsü olmamasına rağmen 1974’te ve 1982’de çıkarılan kararnamelerle okullarda Korsika dilinin öğretimi düzenlenmiştir.
Korsika, 1982’deki desentralizasyon reformları sonrası özel bir statü kazanmıştır. Buna göre Korsika bölgesel meclisine diğer bölgelerinkine göre çok daha fazla yetki verilmiştir. Ayrıca Korsika dil ve kültürünün gelişimi için tamamlayıcı eğitim faaliyetleriyle ilgili yasaları çıkarma yetkisi verilmiştir. Ancak eğitim alanında Korsika Meclisi’nin yetkileri okul binalarının yapımı, ilk ve orta öğretimle ilgili gereçlerin sağlanması ve tiyatro ve folklor festivalleri gibi yerel faaliyetlerin desteklenmesiyle sınırlıdır.
1991’de Korsika’nın yetkileri daha da arttırılmış , daha ayrıcalıklı bir konum elde etmiştir. Eğitim, araştırma, üniversite, Korsika dilinin ve kültürünün korunması vb alanlarda pek çok yeni yetki kazanmıştır. Korsika dili ve kültürünün eğitim planı da Korsika Meclisi tarafından yapılacaktı.
Korsika dili, aileler tarafından aksi bir talepte bulunulmadığı sürece anaokul ve ilkokullarda okutulmaktadır. Fakat sadece Korsika dilinde eğitim veren resmi okul yoktur, eğitim dili Fransızca’dır. Korsika Üniversitesi’nde de Korsika Çalışmaları bölümünde dil kursları açılmaktadır. Bazı dersler Korsika dilinde yapılmaktadır.
Halkın yönetim ve mahkemelerle iletişimlerinde de kullanılmaktadır.
Bir televizyon kanalı günde 40 dak. Korsika dilinde yayın yapmaktadır. Devlet radyosunun bölgesel kanalında bazı programlar ve bazı haber bültenleri Korsika dilinde yayınlanmaktadır. Beş radyo istasyonu Korsika dilinde yayın yapmaktadır. Korsika dilinde yayımlanan gazete ve dergiler, Korsika’da yapılan yayınların %12-30 arasındadır. Sınırlı sayıda kitap Korsika dilinde basılmaktadır. Bazı tiyatro oyunları da Korsika dilinde sergilenmektedir.
Fakat son dönemlerde Fransızca’nın kullanılmasında artış görülmektedir. Sosyo-ekonomik şartlar, Fransa’dan Korsika’ya göç, Korsikalılar’ın ise Fransa’ya göçü, Korsika dilinin kullanımında azalmaya yol açmıştır.
Bask, Katalonya ve Korsika örneklerini karşılaştıracak olursak, Bask Otonom Topluluğu’nun ve Katalonya’nın çok daha fazla yetkiye sahip olduğunu görürüz.
Hem Bask hem de Katalan dili kendi bölgelerinde İspanyolca’ya ek olarak resmi dil olarak kabul edilmişlerdir. Bask Bölgesi ve Katalonya’da , Bask ve Katalan dilinde yayınlanmakta olan pek çok gazete ve dergi ve bu dillerde yayın yapan pek çok televizyon kanalı bulunmaktadır. Fakat Korsika’da Korsika dilinin resmi yasal bir statüsü yoktur. Bu sebeple Korsika dilinde yayınlanmakta olan günlük veya haftalık gazeteler de çok daha sınrılıdır. Fakat Korsika dilinin günlük hayatta kullanımıyla ilgili haklar, 1990’ların başında kazandığı yeni özel statüsüyle beraber giderek artmaya başlamıştır.
Özellikle Katalonya kültürel sembolleri vurgular; otonomisini Avrupa’daki etkinliğini arttırmak için Avrupa Birliği’ni kullanmaya çalışır.
Bu üç ulus-altı bölge arasındaki temel benzerlikler; hepsinin uzun bir tarihi geçmişlerinin olması, içinde bulundukları ulus-devlet içinde farklı bölgesel kimliklere ve farklı anadillere sahip olmalarıdır . Ayrıca hepsinin bölgesel bir meclisi bulunmaktadır. Hepsinin içinde bulundukları devletin merkezi hükümetinden halen daha fazla yetki yönünde talepleri vardır.
Bazı yazarlarımızın sıklıkla düştükleri yanlışa düşmememiz gerekmektedir. Burada dikkat etmemiz gereken nokta, Bask modeli , Korsika modeli kendilerine özgü modellerdir, kendilerine özgü sosyal, kültürel, ekonomik ve tarihi şartlar içinde oluşmuşlardır. Fransa ve İspanya’nın AB’ye üye olabilmek amacıyla uyguladığı modeller değildir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder