Tutuk Kulesi
parıldıyan bir diyardı avutulan
çığlığımı bırakıp göğüne
ellerimi uzatamadığım boynuna
loş bir zamandı sunulan
sedef kemerinin
sırtı dönük siyahlığında yaşadım boyuna
yosun sürüldü suyundan
ömrünü tüketti balık dökülen pullarla
yanardağın sönmüş tanıklığıyla
ovada yel, tende ateş unutuldu
bitti toprak
yeni bir adres yaratarak
çorak sokakları terkedip eski duraklara
gitti toprak
ve kendimi bir tutuk kulesine sunarak
içime akan yeşil ovaları
çocukluğun uzak gönül kokusunu
kırık sevinçlerde unutulmuş eski bir aşkla duyarak
eksik büyüdüm
suya üç renk düştü sabahı / üç metafor yükseldi sudan
tarihe işleyen siyah çelenk / eksilmedi kule kapımdan
su çözdü
renk çözüldü
yeni bir deriyi işleyip sızlayan kemiklere
alıp başı, akıtıp yaşı gitmeli
bu zaman da görüldü...
Azad Ziya Eren
çığlığımı bırakıp göğüne
ellerimi uzatamadığım boynuna
loş bir zamandı sunulan
sedef kemerinin
sırtı dönük siyahlığında yaşadım boyuna
yosun sürüldü suyundan
ömrünü tüketti balık dökülen pullarla
yanardağın sönmüş tanıklığıyla
ovada yel, tende ateş unutuldu
bitti toprak
yeni bir adres yaratarak
çorak sokakları terkedip eski duraklara
gitti toprak
ve kendimi bir tutuk kulesine sunarak
içime akan yeşil ovaları
çocukluğun uzak gönül kokusunu
kırık sevinçlerde unutulmuş eski bir aşkla duyarak
eksik büyüdüm
suya üç renk düştü sabahı / üç metafor yükseldi sudan
tarihe işleyen siyah çelenk / eksilmedi kule kapımdan
su çözdü
renk çözüldü
yeni bir deriyi işleyip sızlayan kemiklere
alıp başı, akıtıp yaşı gitmeli
bu zaman da görüldü...
Azad Ziya Eren
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder