27 Mayıs 2014 Salı

Kır Çanları

Kır Çanları

Kır çanları sustu,
Çınlayan gecenin ayaz canlıları tutuştu apansız
Ve platinin gümüşe doluştuğu zamansız yol
Çepeçevre beyaz kanatlarıyla ince belli
Şarap kadehleri gibi sıralanmış nergisler uzanıyor
Günün hararetini dindiren nehrin safran kıyısında
Usulca ilerliyor platinden gümüşe yeryüzü
Kamkar'ın beslediği bülbüller*
Uyuyor yarasaların karartılı sesleriyle
[kır çanları bülbül mü ne
kendiliğinden gömülen kendine?

Kır çanları sustu,
Peçesinden soyunuyor gece
Bu tek duvarın kireçsiz bedeni
Bu tek pencerenin çerçevesiz görüntüsü
Kırılan bıçak gibi ayaydın ışıldıyor yine de
Ve ben nasıl özlemedim derim
Tutuşan gözler ortasındayken öylece

Renkli gölgeler, soluk gövdeler
Ve taşların öyküsüyle şekillenen ölüm
Huzurun suskusuyla düşüncenin çatıştığı
Kavramın göz açıp kapamadan kaypaklaştığı
Dört yanı çöl fırtınası ey yanılgılar adası
[bu nasıl özlemdir ki
oydukça beni balkır içinde?

Kır çanları susunca,
Tüttü kül kokulu iris
Pırlayan ışığında sokak lambasının
Aydınlığa çarptıkça
yerçekimiyle dönelen geceböcekleri

Kinsiz vedalar ardından
Merhaba yalnızlık diyen sokak esirleri
Savurdu kafesinde esriyen kalplerini

Kır çanları susunca,
Sonbahar bir tutam toz hissi verir insana
Kirpikler düştükçe sarı yaprak üstüne yumuşayan
Beklenmedik bir sağanak ve yeniden açılan perde
Yeniden kavranan ellerde biriken içli söylence
[ben sevemedim kimseleri
çan sesleri sustuğu an!

Zengeti'deki martının sürmesi akmış
Balıkları dökmüş pullarını bir bir
Ayak bileğini okşayan suları
Hırsla kuşanmış kıstırılmış damlalarını
Ağzında dev dalgalar ve kıyıdaki sümbülleri boğan
Kollarıyla geri çekilmiş kudurganlığı dinince
Ummazdım!
[bir tutam toz içinde
kopacağını böyle bir fırtınanın

Ekim ikibinbir sessizliğin bas tonuyla sustuğu
Kır çanlarının ve belki bülbüllerin sustuğu
Bugün bir doğumun şüphesiz sancıları gibi
Karartılar arasında rahat değilim evet dönmekten
Aynı ölümün defalarca ağlanmış
Ağıllanmış kapısına

Saplantıyla yabanıllık, sevgiyle kristal dokunuşlar
Kanla nabız ve nice yalnız aşıları soğuk yazlar
Alev kışlar sonrası aynı konağın kapısında
Başka bir vargıyla çanları çın çın çınlayan
[kır altında seveceğim
seveceğim o an

* ...Bilbuli balşikaw wexti gulim
Her şepolan deda dilî le kulim...: Hemîn Mûkiriyanî

Azad Ziya Eren 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder