10 Nisan 2014 Perşembe

Abdullah Öcalan'dan demokratik devlet için dört ilke


Abdullah Öcalan'dan demokratik devlet için dört ilke

Ulus devletlerin aşıldığını ve ilkesinin demokratik konfederalizm olduğunu söyleyen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kürtleri ve tüm Ortadoğu halklarını destek ve dayanışmaya çağırdı. Öcalan, demokratik devlet için de dört ilke açıkladı: 'Devlet reformu; ulus reformu, toplumda reform, yeni yurttaş tanımı.'MHA/FRANKFURTAvukatlarıyla haftalık olağan görüşmesini yapan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Ortadoğu için ulus devlete dayalı çözümlerin ömrünü tamamladığını ifade ederek 2000'li yılların halkların demokratik konfederalizm yılları olacağını belirtti. Ortadoğu'da demokratik konferalizme dayalı bir çözüm için tüm bölge ve dünya halklarına destek ve dayanışma çağrısı yapan Öcalan, demokratik devlete ilişkin dört ilke açıkladı. Öcalan'ın açıkladığı dört ilke şöyle: "Birincisi devlet reformu; ikincisi ulus reformu, ulus tanımını güncelleştirme, üçüncüsü toplumda reform, demokrasi yani. Dördüncüsü yeni yurttaş tanımı. Dört büyük ilke dört büyük reform."
Öcalan'ın değerlendirmeleri şöyle:"Demokratik konfederalizm dünya çapında solun yeni açılımı olacak. Marx ve Lenin'i iki binlerde aşarak bunu yapacağız. İkibinlerde demokratik konfederalizm de bunun ideolojik temelleri var. Marx 1848'lerde bir şeyler ortaya koydu. Bunlar iki binlerde aşıldı. Marx'ın değer teorileri bir fecaat. Bu değer teorisi hakkında benim kuşkularım var. Yeni sol buna yeni yaklaşıyor. Çokluk'un yazarları, Wallerstein, Boockhin bunları yazıyorlar. Ama sistematize etmede biz daha ileriyiz. Daha pratiğiz. Değer teorisinin kapitalizme karşı bir karşı koyuşu yok. Radikal bir karşı çıkışı yok. İki yüzyıl daha kapitalizmi yaşattı. Bu güne getirdi. Bu değer teorisinde aslında toplumun çözümü, dini, siyasi çözümü yok. Sadece ekonomik tanım var. Bu teori Avrupa merkezli bir teoriydi. Böylelikle Avrupa dışı halkları silahsız bıraktı. Bütün dünya halklarını silahsız bıraktı. Bu konuda ciltler dolusu yazılabilir ama ben burada kısa geçiyorum. Sanıldığının aksine kapitalizmi güçlendirdi ve bugünkü çılgın aşamaya getirdi. Rusya pratiği ortada. Uzun yıllar kapitalizmi ayakta tuttu. Şimdi de Çin kapitalizmi ayakta tutuyor. Ayakta tutan şimdi ekonomisiyle Çin'dir. Bu durumda dünya halkları kaybediyor. Böyle olunca kadın, çevre, ekoloji geri planda kalır, gündeme gelmez. Alttaki güçler ezilir gider. Ne kadın sorunları ne ekoloji sorunları çözülemez. Bir avuç finans kapital ve ulus devletçi alır götürür. Burada muazzam bir çelişki olduğu görülüyor. Reel sosyalizmin çöküşü de bunu ortaya koydu. Ben bunları ortaya koydum.
'Halklar adına evrensel bir çıkış'Benim görüşlerimin değiştiğini söylüyorlar. Benim görüşlerimde değişme değil gelişme var. Çok sistematize koymayı başardım. Çok derinlikli değil ama burada geniş bir araştırma yapma şansım yok. Ama ideolojik varyantlarını koydum, politik sentezini yaptım. Ana hatlarıyla ortaya koydum. Aslında ben misyonumuzu ezilen halklar adına evrensel bir çıkış olarak görüyorum. Sistematiğim, kendime has bir üslubumun olduğunu belirtiyorum. Dünya çapında geliştirilmek istenen sol budur aslında. Bu temelde ancak sol gelişebilir. Dost güçleri daha tutarlı yaklaşmaya, özümsemeye çağıracağım. Türkiye de sol ancak bu temelde gelişebilir. Anlamlı, olgun sonuca herkes gidebilir. Kürt problemi belki çözüme gidebilir. Yalnız bu konuda beni anlamak önemli. Eğer özgürlüğe inanç varsa, küreselleşen kapitalizmden kurtulmak isteniyorsa bu ilkeler çerçevesinde biraraya gelinmeli. Kapitalizmin küreselleşmesi ile insanlar müthiş işsizliğe düştü. Bunu aşmak için bu tezlere önem vermek gerekiyor. Bu muazzam kapitalizm sorunlarından kurtulmak isteniyorsa çıkış budur. Yeni ulus devletler kurarak cilalayarak olmaz, mümkün değil. ABD demokrasi maskesini kullanıyor. Sol yeni bir şey geliştiremiyor. Bizimkilerde demokrasiyi bir türlü bilmiyorlar. Halen demokrasi dar kavranıyor. Kürt Federesi denilen şey ilginç bir olay. Yüzyıllık Kürt ihaneti, Kürt milliyetçiliği destekleniyor. Gizliden gizliye Türkiye de destekliyor. Kürt sorununu federe devleti kurarak aşmaları mümkün değil. Kursunlar ama üzerimize gelirlerse şiddetli bir savunmaya geçeceğiz. Biz halkımızı bunların üstten dayattıkları sahte demokrasiye karşı koruyacağız. Çağrı yapacağım Kürt kadınına, gençliğine, dost halklara; bunlara geçit vermeyin diyeceğim. Demokratik konfederalizmi diğer devletler için de önemsiyorum.
'Kürtlerin sırtından kimse oyun oynayamaz'Yine Türkiye yönetimini sert uyaracağım. Sırtımızdan Kıbrıs Rumlar'a veriliyor, Ermeni Sorunu halledilmeye çalışılıyor. Bunların hepsi ihanettir. Biz satılıyoruz. Nereye? Londra'ya satıyorlar. Mustafa Kemal'in görüşleri açık. Gazetelerde yazmış. Yalçın Küçük Apo'yu Kemalist yaptı diye. Yalçın Küçük çok basit yaklaşıyor. Ben kendim doğruları görecek güçteyim. Mustafa Kemal Kürtlere de şunu söylemiştir. Kürtlerin sırtından kimse emperyalizmin oyununu oynayamaz. Ben susturuluyorum. Görüşlerim dinlenmiyor. Türklerin, Kürtlerin sırtından yarın Güneydoğu da, Kıbrıs da, Pontus da Karadeniz de gider. Hepsi sessiz. Neden sessiz? Bu dar, kısır, Enver paşa çizgisidir. Alttan alta kızıl elmacılar Türkiye Cumhuriyeti'ni batıracak. Bunlar Ağar, Baykal, Bahçeli ve benzerlerinin çizgisidir. Bu Enver paşa, ittihat terakki çizgisi dağılmaya götürecek. Aynı zihniyet, aynı şovenizm. Bu Türkçülükle Türk halkının da alakası yok. Türk halkı bizim gibi bir halktır. Türk halkı kardeş, iyi bir halktır. Bir avuç üstte bu halkları birbirine kırdırdı. Bir kısım komprador, kozmopolit üst tabaka halkları istedikleri gibi kullanmak istiyor. Mustafa Kemal birinci perdeyi yırttı attı. Doğru bir ulus anlayışı koymak istiyordu. Ancak konjonktür daha fazla yapmasına izin vermiyordu. Mesele Mustafa Kemal hayranlığı değil tarihi doğru yorumlamaktır.
Avrupa'nın yaklaşımının ciddi olduğuna inanmıyorum. Avrupa ABD'nin yardımı ile beni buraya tıktı, çürümeye bıraktı. Birinci Dünya Savaşı'na Osmanlı'yı Almanlar soktu. Savaşa girmeseydi belki Osmanlı çökmezdi. Bugün de aynı oyun Londra da kotarılmaya çalışılıyor. Londra'da Sultan Vahdettinciler, Ankara' da kızıl elmacılar sözde Türkiye'yi kurtaracaklar. Bu çizgi böyle giderse halklar birbirine girer. Düyun-u Umumiye'den daha ağır bir borç var. Bu günkü Türkiye derinleştirilmiş Sevr'e gider. Bu çizginin vermek istediği budur. Mustafa Kemal demek eşittir bu konularda köklü inanç, bilinç demektir. Geçende gazetede okudum. Türkmenlere Kerkûk petrolünün yüzde 25'ini vereceklermiş. Mesele o değil. Mesele sinsi. Milliyetçilik körükleniyor. O Kerkûk üzerinden yapacak, diğeri Ankara üzerinden. Sonuç nereye gidecek? Mustafa Kemal 1920'lerde nasıl kararlı bir şekilde üzerine gittiyse iki binlerde de ben üzerine gidiyorum. Mustafa Kemal o dönem ne kadar uyanıksa bende bu dönem uyanığım. Tarihi deneyiminden yararlanıyorum. Kürt devleti kuruldu. Yarın Araplarla, yarın Türkmenlerle gırtlaklaşırlar. Türkiye 300 milyar Dolar borca girmiş. Bir yanda Kürt bitirilmek isteniyor, diğer yanda bir avuç Kürt devlet kuruyor. Mustafa Kemal'in tecrübesi tarihi bir tecrübedir. Kürtler mutlaka bu dersi çıkarmalıdırlar. Ders çıkarmazsak 1925'ler gibi başımıza belalar gelir. 70 yıl bu konularla uğraşılır. Bugün Türkler, Kürtler ve Ortadoğu halklarına söylüyorum, biraz saygılı iseler Mustafa Kemal'in devrimci kişiliğini yaşatsınlar. Eğer Mustafa Kemal'e zırnık kadar saygıları varsa onun özgür kimliğini bugüne taşısınlar. Baykal'ın yaptığı bu değil. Ulus devletçilikle olmaz. Mesele gerçekleri anlatmaktır. Türk gençliği 1970'lerde bunu yapmak istedi. Ama idam edildi. Denizlerin nasıl idam edildiğini biliyorsunuz, ben de idam edilecektim. Bunlara söyledim, beni idam ederseniz Türkiye'yi idam edersiniz diye. Beş altı yıldır sizin can güvenliğinizi de ben sağlıyorum. Diyarbakır'ın Dersimin durumunu biliyorsunuz. Oralarda şimdi yaşanabiliyorsa biraz demokrasi varsa benim sayemdedir. Bunu bu zor koşullarda buradan sağladım.
'Baharla birlikte özgürlük gelecek'Tarihi günler yaşıyoruz. Bu bahar en güzel baharlardandır. Ortadoğu halklarının özgürlük baharıdır. ABD demokrasiyi maskeliyor. Ortadoğu halkları için ulus devlet ömrünü tamamlamıştır. Baharla birlikte özgürlük gelecek, bu bir savaş çağrısı değildir. Özgürlük çağrısıdır.
Ben kurucu öğe olarak, 20-30 yıllık siyasette yaptığım mücadeleyi böyle formüle ediyorum. Demokratik konfederalizm devlet ilanı değildir. Böyle bir formülasyonla dile getiriyorum. Talabani Cumhurbaşkanı olacakmış. Barzani de güneyin başkanı olacakmış. Bir şey demiyorum. Onları başkan yapan güçlere karşı benim yolum halkın yoludur. Tarihin özgürlükçü yoludur. Eşitlik, adalet, halkımızın bütün özgürlük şehitlerinin yoludur. Tarihteki direnişin, özgürlük direnişçilerinin yoludur. Bu demokrasinin ilanıdır. Halkımızın özgürlüğü, eşitliği temelinde ilan ediyorum. Bu Arap, İran halkları başta olmak üzere bütün Ortadoğu halkları içindir. Zaten devlet ilanı değildir. Nasıl 19. ve 20. yüzyıl bir cumhuriyetler yüzyılı ise 2000'li yılları halkların demokratik konfederalizm yılları olarak değerlendiriyorum. Benim ilkem halkların demokratik konfederalizmidir. Benim alakam budur. Yolu da demokratik konfederalizmdir. Ulus devletçiliğin aşıldığını söylüyorum. Ulusların çoğunun devlet kurmasıyla 1950'lerden itibaren bu aşılmıştır. Lenin'in, Anarşistlerin, Reel-Sosyalistlerin çözemediğini ben çözdüm. Benim devletle alakam yok, ben devlet kurmuyorum, benim demokrasi derdim var. Ben demokrasinin peşindeyim. Bunlar kapsamlı ideolojik belirlemelerimin slogan haline getirilmesidir. Bizim yolumuz Kürt burjuvazisinin, Kürt feodallerinin yolu olamaz. Türkiye halklarının da bizi desteklemesini isteyeceğiz. Bizim demokrasimiz sizin demokrasinizin temelidir. Burada kesinlikle sınırları mesele yapmayalım. Bakın ben hiç Kerkûk senindir benimdir meselesine girmiyorum. Halkımızı, tüm Ortadoğu halklarını ve dünya haklarını destek ve dayanışma için çağırıyorum.
'Kürt halkı esir bırakılmak isteniyor'DTH eskisi gibi olmayacak, problemler aşılmalı. Yeni mi uyanıyor bunlar, altı yıllık mücadele var. Yapmasınlar bunu. İpi diğerlerinin, ilkel milliyetçiliğin eline vermek istiyorlar. En önemli uyarım şu olacak; Kürt halkını üst düzeyde emperyalist bir planlama dahilinde ilkel milliyetçiliğin eline vermek istiyorlar. Kürt halkı küresel düzeyde bir planlama ile esir bırakılmak isteniyor. Irak'taki oluşumun eline verilmek isteniyor. İşte bu kaçan hainleri de biliyorsunuz. Sözde para var, kadınları da kullandılar.
Kızlarımızı uyaracağım. Kadınlarımız bu konuda çok uyanık olmak zorunda, beş bin yıllık bir fırsat yakalanmış. Her birine, hepinize birer saray bile verseler yüzlerine tükürün. Kızlar kıyameti koparsın, tekrar sizleri cendereye sokmak istiyorlar. Büyük bir oyun var kadınların üzerinde. Herkes dağdan inse bile onlar kendilerinin onurlu barışı sağlanıncaya kadar mücadele edecekler, inmeyecekler. Beritan direnişini biliyorsunuz. Dersimli idi biliyorsunuz. Uçurumun kenarındayken peşmergeler gel öldürmeyeceğiz diye çağırıyorlar ama o teslim olmamak için kendini uçurumdan bırakıyor. Beritan çizgisini takip edecekler. Ben bu çizginin bir neferiyim. Onurlu barış gelene kadar bu çizgiyi sürdürecekler. Ferhat alçağı gitti biliyorsunuz. Ama kadınlarımız onurludur. Çok onurlu kızlarımızın olduğuna inanıyorum. Şemdin de kitap yazmış. Biz kadınlarımızı karılaştırmayacağız. Onların karılaştırdığı kadınları da ellerinden alırım. Hepsi bizim, biz sınırsız bir birimiziniz, aşk budur. Bunları mülkiyet anlamında değil ruh olarak söylüyorum. Ben hiçbirinin yüzünü görmem. Ama onlarla birbirimize böyle bağlıyız. Bir de resim yapmış hamamda kadın diye. İki milyara satmış. Selim de benzer şeyler yazmıştı. Cevabımız şudur; tanrıça şeyi var, bunlar destansı yaklaşımlardır. Onların emeği var. İnanna'nın Tanrı Enki ile diyaloglarını biliyorsunuz. Kadınlarımız yücedir, biz onların oğlu, sevgilisi ve aşığıyız. Bu bedeni değil ruhsal, düşünsel bağlılıktır. Burada ki ruhsal bağlılık önemli.
DTH için tekrar söylüyorum. Çözümlemelerimiz açıktır. Bu konuda temel ilkeler belli büyük bir tutkuyla gönülden bağlı olsunlar. Gerek tabanda, gerekse de aydınlar içinde olmalı. Engelleyenler olursa etkisizleştirilir. Gerekirse isim düzeyinde bu yapılır. Hepsine selamlarımı söylersiniz, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Aleviler içinde bir şey söyleyeceğim. Bu konfederalizm özelikle æzidîler, Aleviler için önemlidir. Bu kesimler de güzel bir senteze ulaşabilirler.
Ben şimdi şöyle bir özetleme yapıyorum. Bizim Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti ile bir sorunumuz yok. Bu Cumhuriyet J. J. Rousseau, Robespiyer, Napolyon üzerinde birleşmiştir. Bu Mustafa Kemal'dir. J.J. Rousseau ideolojik, Robespiyer politik, Napolyon askeridir. Mustafa Kemal bu yönleri almıştır. Onun Cumhuriyeti Fransız modelidir. Onda yüzde 25'i demokrasi, yüzde 75'i devlettir. Devlet ve demokrasi iç içedir. Bunu ayrıştıramamıştır. O dönemki koşullar ancak buna izin veriyordu. Önemli tarihi bir adımdır ama demokratik kuruluşa geçememiştir. Günümüzde sorun Cumhuriyeti kurmak değildir. Bu kurulmuştur ancak ulus-devletler 1950'lerde ömrünü doldurmuştur. ABD demokrasinin geliştiğinin farkındadır. Demokrasi ABD'nin dilindedir ama özünde değildir. Bu konuda Kürdistan'ın rolünü çok iyi koydum. Türk halkını da demokratik konfederalizmi tartışmaya çağırıyorum.
Demokratik devlet için ilkelerDemokratik bir devlet için dört ilke söyleyeceğim. Birincisi devlet reformu; ikincisi ulus reformu, ulus tanımını güncelleştirme, üçüncüsü toplumda reform, demokrasi yani. Dördüncüsü yeni yurttaş tanımı. Dört büyük ilke dört büyük reform. Bu manşet olabilir. İleride bunları açacağım.
Ulus için reformu söyleyeyim. Devlete dayalı ulus yerine demokrasiye dayalı ulus modeli öneriyorum. Bütün etnik gurupları kapsayan Türkiye ulus kavramını tanımlamıştım zaten. Yalnız Türklere değil, dine ve ırka dayanmayan, insan haklarına dayanan bir ulus modeli. Bütün etnisiteleri, kültürleri birarada toplayan bir demokratik ulus kavramı. Ben Kürtlerin milliyetçiliğine dayalı devletleşmeyi de yanlış buluyorum. Devletçi ulus yerine demokratik ulus çağrısı yapıyorum. Türkiye de üç ulusçuluk çatışıyor. Devletçi ulusçular ile demokratik ulusçular arasında, birde dine bağlı ulusçular var. Türkiye'de din-milliyet karışımı AKP ulusçuluğu, yine kızıl elma ulusçuluğu, birde bizim demokratik ulusçuluğumuz var. Demokratik ulus hareketi Türkiye'ye uygundur. Ben daha kapsamlı ele alıyorum. Bütün Türk aydınlarını çağırıyorum. Kürtleri de ilkel milliyetçiliğe değil demokrasiye dayalı bir ulus olmaya çağırıyorum.
Demokrasi reformunu ise; geçen hafta da açmıştım. Piramit tarzı, esnek bir örgütlenme. Üstte de bir koordine olur. Özgür vatandaşlıkta şöyledir. Ne sultanlara, kulluk ne de ulus devletçi ideolojilere kulluk. Böyle vatandaşlık olmaz. Batının bireyci yaklaşımı da doğru bir anlayış değil. Toplum aleyhine bireycilik de yanlıştır. Ne toplum aleyhine birey, ne de bireyin aleyhine toplum doğru değildir. Özgür yurttaş ikisinin ortasındadır, bir dengedir. Özgür yurttaş kültüre bağlıdır. Özgür yurttaş demokratik konfederalizm yurttaşıdır. Bu konuyu şimdilik kısa tutuyorum.
Benim düşünüş tarzım farklıdır. Çokluk kitabında da bazı şeyler var. Ben Descartes, Newton gibi düşünmüyorum. Düşünüş tarzım kuantumik bir tarzdır. Kuantum düzeyi bir gerçek. Sanırım parçalı örgüt ile ilgili eleştiriler de var. Size atomu inceleyin derim. Biliyorsunuz eskiden üç parçalı olarak biliniyordu, şimdi artık çok parçalı olduğu biliniyor. Doğanın temeli atomsa, atomda da bu çeşitlilik varsa, toplumda da bu olur. Dünyada on milyonun üzerinde canlı türü var. Özgürlüğün ekolojisini yine okuyorum. Çokluk'un yazarları, yine Wallernstein, Boockhin, analiz okulundan Braudel, bunların düşüncelerini önemsiyorum. Benim düşüncem doğal diyalektik bir anlayıştır. Bu kuantum fiziğinden aldığım ilhamladır. Kuantum fiziğinin ana ölçülerinde düşünüyorum. Bilim okuyacaksınız. Başka çıkış yolu yok. İdeolojik yoğunluk zordur. Ben burada çok yoğunlaşıyorum.
Yeni bir değer teorisiYine değer teorisinden bahsedeyim. Bir ana düşünün. Çocuğunu dokuz ay taşıyor, doğurup büyütüyor, karşılığında ise aldığı bir tokat. Fakat bu emeğinin karşılığı var mı? Ama bir işçi düşünün bir saat çalışsa karşılığında ücretini alıyor. Ana emeğinden Marksist değer teorisini açacağım. Yeni bir değer teorisi. Ananın hakkı üzerinden değer teorisinin eleştirisine geçeceğim. Bir milyon yıldır insanlık çalışıyor. Avrupa 1500'li yıllardan sonra insanlığı ele geçirdi ve kullanıyor. Avrupa da işçiye emeğinin karşılığını veriyor ama bunu yaparken Avrupa dışındakileri korkunç sömürüyor. Bu söylediklerimin bilimsel çok sağlam felsefik temelleri var. Dini incelemişim, teknolojiyi anlamışım. Wallernstein, Boockhin, Braudel'i okusunlar.
Mektupları alamıyorum, bu konuyla ilgilenirsiniz. Dem-genç kendini hızla oluştursun. Sivil Toplum Kuruluşları yeni bir ruhla çokça kurulsun. Tekrar belirtiyorum. Meşe Ağacını koruma derneğinden, Dicle-Fırat derneğine kadar birçok dernek kurulur. Bunlarda DTH'ye katılır. DTH'de tutarlı ve ciddi olsunlar. Aceleci olun demiyorum ama tarihi rollerini oynasınlar. Engelleyen olursa üstüne gidilir.
Savunma güçlerinin mesajını aldım. Güç, ilkel milliyetçilik temelinde gelişiyor, dikkatli olsunlar. Benim belirttiğim bu analizler temelinde kendilerini geliştirirler, sayılarını artırırlar. Özellikle Bradost bölgesine önem verirler. Bu göç edenlerden, Maxmur'dakilerden oluşan Bradost'ta bir kent kurulur, Birleşmiş Milletler'e de haber verilir. Yine Cilo dağı eteklerinde bir kentleşme olabilir. Kadınlar da demokratik konfederalizm şeklindeki örgütlenmeyi gündemlerine alsınlar. Kadınlar için bir hayalim vardı; güneyde star, kuzeyde Apollon kenti. Sonra açacağım, aslında bir iki şiir de yazmıştım. Diyarbakır halkına selam söylüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder